2 Ağustos 2015 Pazar

Büyük Ortadoğu Projesi

Herkese selam,

Yeni yazımın şuan içine çekildiğimiz bataklık olan ortadoğu karmaşası ve büyük ortadoğu projesi üzerine olması sanırım hem gündemi daha iyi anlamak hemde yolun sonunun nereye varacağını görmek açısından faydalı olacaktır.

Öncelikle ortadoğu nedir adı sanı nereden gelmiştir bunu bilelim, bilelim ki ilk taşı kimin attığında belli olsun, ortadoğu, uzakdoğu, yakındoğu gibi kavramları dünyaya empoze eden ve günümüzde asyada yaşayan adamın bile ortadoğu dendiğinde aklına Mezopotamya coğrafyasını getiren kavramı insanlığı dostu (!) İngiltere ortaya çıkarmıştır. Bütün bölgeler yayılma döneminde İngiltereye göre olan pozisyonlarına göre isimlendirilmiştir ve günümüzde de bu kullanım tarzı devam etmektedir.

Ortadoğu olarak bilinen bölgenin bir haritasını paylaşalım,
Cadı kazanı olarak bilinen bu bölgedeki hemen hemen her ülkede yozlaşmış hükumetler, dini istismar eden kendi çapında liderler ve gözü paradan başka birşey görmeyen dev şirketler hakimiyeti kurmuş durumdalar. Peki neden ortadoğu bu kadar önemli bu karmaşanın arkasında yatan sebepler ve büyük ortadoğu projesi olarak adlandırılan bu olgu nereden kaynaklanıyor birlikte bulalım...

Konuyu daha iyi takip edip anlamak açısından ikiye ayıralım,

1- Ortadoğunun jeopolitik önemi (Yapbozun parçaları)

2- Ortadoğunun dini önemi (Yapbozdaki büyük resim)

Birinci maddemizle konumuza giriş yapalım, bu genel olarak çorak, sıcak, toz toprak içindeki bölge neden bu kadar önemli ve pek çok ülke nasıl oluyor da bu çorak topraklara bu denli bağlı oluyor? Cevap basit adamları toprağın üstündekiler değil altındakiler ilgilendiriyor, ortadoğu coğrafyası dünyadaki petrol üretiminin %61'ini kontrol etmekte ve Japonya'dan tutun Çin'e kadar pek çok sanayileşmiş ülke, dev enerji ihtiyaçlarını karşılamak için bu bölgeye muhtaçlar. Olay sadece petrolle de bitmiyor mesela, Afganistan inanılmaz miktardaki altın ve daha pek çok nadir bulunan madene ev sahipliği yapmakta bu madenlerin potansiyel değeri 1 Trilyon dolardan daha fazla olduğu düşünülüyor. Mesela İran, dünyadaki en büyük 2. doğal gaz kaynağına sahip bir ülke. Bütün bunlar toplandığında, üretim ve erişim kolaylığı da göz önüne alındığında ortadoğu dünyanın hazine deposu ayarında bir bölge ve doğada nerede et varsa orada akbabalar bekliyordur.

Dünyanın süper güçleri (yılanın başı) sanayi devriminden itibaren bölgedeki varlıklarını hiç bir zaman eksik etmemişlerdir, gerek direk güç uygulayarak gerek ajanlar vasıtasıyla bölgedeki tüm ülkeler siyasi ve dini anlamda yozlaştırılmış, zayıflatırmış ve toplumsal bütünlükleri parçalanmıştır. Bölgenin büyük kısmını Müslüman nüfus oluştursa da bu arkadaşların (sözüm ona Müslümanlar) Kuran'ı kerimi okuyup anlamaktan yana kafaları pek çalışmaz, bu sebeple hacı hoca kisvesi altındaki pek çok yozlaşmış insanın önderliğini Allah'ın kelamına tercih ederler ve birlik beraberlik kuramazlar. Buda tabi dış güçlerin bölge üzerinde hakimiyet kurmalarını oldukça basitleştiren bir etmen.


   *İngiliz ajanı olarak arap kabilelerini Osmanlıya karşı kışkırtan ve müslümanı müslümanın sırtından bıçaklamasına sebep olan zat-ı muhterem T.E. Lawrence (arabistanlı lawrence olarakta bilinir)


Şimdi bölgeye şöyle bir bakalım ve kendimize soralım, Kuran'da geçmemesine rağmen onlarca farklı mezhebe bölünmüş, birbirlerine düşman kesilmiş, kendini eğitmeyen, kitap okumayı geçtim kutsal kitaplarını bile okumaktan aciz bir bölge coğrafyası halkının sizce birlik olup doğal kaynaklarına sahip çıkıp dış güçlerin varlığına ve gizli egemenliğine karşı koyması sizce mümkünmüdür?


Jeopolitik olgulara şöyle kısaca bir değindikten sonra gelelim esas büyük resme,

Uzun uzun yıllar önce, uzak çok uzak bir bölgede Tanrı, kulu Musa'ya şöyle dedi; Mısırı terkedin ve size vaat ettiğim topraklara yerleşin...
Hikaye böyle başlar, yahudiler Hz.Musa eşliğinde Mısırdan ayrılıp kutsal toprakları olan Ken'an diyarına doğru yola çıkarlar, fakat kendileri o denli kör insanlardır ki yanlarında peygamber olmasına, defalarca inanılmaz mucizeler görmelerine rağmen daha kutsal topraklara varmadan pek çoğu dinden çıkar, bozgunculuk ve adice işlere bulaşırlar (zina, hırsızlık, küfür).


*Allah'la konuşmak için Hz.Musa 40 gün Sina dağına çekilir, 40 gün peygambersiz kalan israiloğlulları Hz.Musa'yı ve Allah'ı sorgulamaya başlarlar ve en sonunda büyük bir bölüm göç edenler, altınlarını eriterek altından bir boğa yapıp ona tapınmaya başlarlar. 40 günün sonunda elinde 10 emirle dağdan inen Musa gördüğü görüntü karşısında şok olur ve sinirlenerek 10 emrin yazılı olduğu tabletleri kırar. Bu olay sonucu çıkan kavga ve karışıklıkta 3000 kişi ölür.

Ne yazık ki çektiği onca çileye ve gösterdiği onca çabaya rağmen Hz.Musa kavmini vaat edilmiş topraklara sokamadan hayatını kaybeder ve dahada vahimi gördükleri onlarca inanılmaz mucizeye karşı israiloğullarının büyük bölümünün kalbine itikat girmemiştir, küçük bir örnek vermek gerekirse, Hz.Musa ken'an diyarını gösterip "işte yaşayıp yayılacağınız bölge burasıdır, fakat burada hali hazırda yaşayanlar eğer ki size saldıracak olursa topraklarınız için savaşmaya hazır olun" dediğinde israiloğulları ona " biz savaşıp ölmek istemiyoruz tanrınla sen gidip bizim için bu bölgeyi temizleyin" diyecek kadar inançsız insanlardı.

Hz.Musa'nın ölümünün ardından çölde yıllar geçer ve sonunda Hz.Davud israiloğullarına kutsal topraklarının kapılarını açarak onların ilk kral-peygamberi olarak vazifeye başlar, israiloğulları peygamber-kralları gözetiminde o zamanlar için parmakla gösterilecek bir medeniyet kurarlar (günümüz israil-filistin bölgesinde) altın çağ Hz.Süleyman dönemine kadar devam eder, içinde tanrının yaşadığına inandıkları dev tapınakta (günümüzde yıkıntıları üzerinde Mescidi Aksa'nın bulunduğu yer) ibadet eder Allah'a adaklar sunarlardı.

* Tasvirlere göre yapılmış bir maket Büyük Tapınak örneği.

Fakat Hz.Süleymanın ölümünün ardından herşey değişir, Babillilerle yapılan savaşta İsrail ordusu bozguna uğrar ve şehirler yağma edilerek Tanrı Tapınağı yerle bir edilir, yıllarca babil hükümdarlığı altında köle olarak yaşayan israiloğulları yıllar sonra affedilerek ana yurtlarına geri dönerler ve 2. Tanrı tapınağını inşa ederler, fakat yeni düşman kapıdadır. Roma imparatorluğu İsrail'i işgal eder ve 2. Tanrı Tapınağıda yok edilir ve günümüze tapınaktan geriye sadece batı duvarı olarak adlandırılan duvar kalır (yahudiler için kutsal sayılan ağlama duvarı).
Romalılar tarafından dağıtılan yersiz yurtsuz bırakılan israil kavmi dünyanın çeşitli bölgelerine dağılır ve devletsiz bir şekilde yıllarını geçirirler, fakat hikaye burada bitmez. 2. dünya savaşı sırasında yaşananlar herkesin malumu, fakat bunun arkasında yatan sebepler herkesin malumu değil. Mesela pek az kişi Hitlerin partisinin İngilizler tarafından finanse edilip kuvvetlendirildiğini bilir, pek az kişi o zamanlarda ingiltere'de yaşayan bazı malum yahudi ailelerin (rothschild vs.) yahudi soykırımında hitlere destek olduklarını bilir ve yine pek az kişi kendi halkını gözünü bile kırpmadan kırdıran bu ailelerin daha sonra oluşan "yahudiler ne ezildi ne çile çektiler arkadaş" olgusu yaratarak ve ingiliz hükumetinin gücünü kullanarak günümüzde bütün Birleşmiş Milletler kurallarına aykırı bir biçimde (fakat o sıra BM bu olayı kuralları hiçe sayarak anında onaylamıştır), filistin toprakları içerisinde günümüz israil devletinin özellikle kudüs'ü başkent göstererek kurulmasını sağladıklarını ve askeri olarak varlığınıda garantiye aldıklarını bilir. Yani herkesin genel olarak bildiği israil küçük amerikadır lafı yenine aslında israil bir ingiliz projesidir (yahudi soykırımıda dahil olmak üzere) demek tarihsel açıdan daha doğrudur, amerikanın şuan yaptığı dünyanın hali hazırdaki süper gücü olarak zamanında ingilterenin yaptığı gibi israilin bekasını korumaktan başka birşey değildir, bununda sebebi hükumetler değil o hükumetleri görünmez ellerle yöneten dev yahudi ailelerdir.


Kısaca değindiğim israiloğulları tarihinde iki unsur çok dikkat çekiyor, ken'an diyarı toprakları ve büyük tapınak. Peki bunun günümüzle ve büyük ortadoğu projesiyle ne alakası var, neden yahudiler ısrarla kudüs merkezli bir ortadoğu ülkesi yaratma çabasındalar? Gelin bu meşhur ken'an diyarı (vaat edilmiş kutsal topraklar) yozlaşmış tevrat ve günümüz yahudi inancına göre nereymiş bir görelim...


Meşhur ortadoğu projesi haritasının bu olduğu söylenir (tevrat temelli bilgilere dayanarak), güncel halinde bizim şuan ki güneydoğu bölgelerimizi de içine aldığından bahsediliyor. Yahudi inancı şu temel üzerine oturmuştur, " israiloğulları vaat edilen topraklar tanrının devletini kurdukları vakit tüm dünyaya hükmedecek bir krallık olacaklardır." ve bu kısaca özetlemem gerekirse şu şekilde olacakmış, " büyük israil devleti kurulup tapınak yeniden inşaa edildiğinde Tanrı o tapınağa girer ve büyük israil devletinin bekasını ve dünya eğemenliğini sağlar bu sayede tek din-tek dil-tek devlet olgusu (New World Order) tamamlanmış olur"
Şimdi bu işte bir gariplik var, bizim kültürümüzdeki inanışa göre ise, deccal dünyada dolaşır bozgunculuk ve sahte peygamberliğe kadar uzanan olguları kullanarak büyük güç ve büyük destek edinir, en sonunda süleyman tapınağına girerek kendini tanrı ilan eder ve iyiyle kötü arasındaki mutlak ve son savaşı başlatır, takip eden zamanda Hz. İsa dünyaya tekrar gelerek Allah için savaşan orduları yönetir ve deccali yok eder. Bizim deccal olarak sınıflandırdığımız varlığı yozlaşmış yahudi inancı kurtarıcı Tanrı olarak sınıflandırır, ilginç...

Her iki kültürün inanışında da gördüğünüz üzere ortada bir yeniden inşa edilmiş tapınak vardır, buda bizi şu sonuca götürüyor, süleyman tapınağı (büyük tapınak) yeniden inşa edilmediği müddetçe israillilerin büyük planı ve mutlak hakimiyeti asla gerçekleşemeyecektir. Fakat bildiğiniz üzere şuan tapınak bölgesinde müslümanlar tarafından oldukça kutsal sayılan Mescidi Aksa ve Kubbe-tül Sahra yer almaktadır ve tapınağın inşası bu iki mekanın yok edilmesi gerekmekte. E tabi normal şartlarda bu iki mekana gelecek bir zarar bütün müslüman alemini birleştirip savaşa sokacağı için akıllı bir düşman öncelikle bu tehdidi ortadan kaldırmalıdır, bunu da günümüzde ne denli güzel başardıklarını görüyoruz, ortadoğuda birbirine düşmeyen tek bir müslüman ülke kalmamıştır ve hepsinin dizginleri malum güçlerin elindedir bu sebepten bugün tapınak yeniden inşa ediliyor deseler anca kınamakla, bizim sabrımızı zorlamayın tarzı boş beleş laflardan başka birşey yapamayız.

Günümüzde işid, taliban, boko-haram vs. tarzı birilerinin maşası olarak oluşturulmuş aşırı islamcı (islamla uzaktan yakından alakası olmayan) fanatik terörist gruplar dünyadaki müslüman imajını yerle bir etmiş ve zaten cahil olan müslüman halkı avuçlarının içine alarak birlik beraberlik sağlanmasını imkansız hale getirmişlerdir. Düşmanın ise yapacağı tek bir şey kaldı o da tetiğe basmak ve planını harekete geçirmek benim tahminim bunun için geriye kalan tek şey bölgedeki kalan müslüman devletlerin ekonomilerini yok ederek vakti geldiğinde ordularını bile finanse edemez hale getirmektir.

İşte meşhur büyük ortadoğu projesinin ana resmi ve alt olgularını bunlardır arkadaşlar, petrol ve doğal kaynaklar birer araç olarak kullanılır fakat ana amaç yahudilerin yozlaşmış dini inanışlarını hayata geçirip mutlak hakimiyeti yaratacak olaylar zincirini başlatıp dünya egemenliği kurmaktır. Kulağa iyi kötünün savaştığı filmlerin konusu gibi geliyor ama gelin görün ki adamlar yıllardır sabırla ve her türlü maddi manevi gücü kullanarak bunu gerçeğe döküyorlar. Merak eden yada şüphe duyan herkes internete girip, ortadoğuda ülkesinin bekası için çalışan liderlere, din adamlarına neler olduğunu okusun, ben size spoiler vereyim hepsi sonunda ölüyorlar.

Bonus 1: israil bayrağının anlamı; yukarıdaki mavi çizgi fırat nehrini, aşağıdaki mavi çizgi ise nil nehrini sembolize eder, ortadaki beyaz alan ise ikisi arasındaki toprakları, yıldız ise bu toprakların israil mülkü olduğunu sembolize eder.

Peki bu konuda birey olarak biz ne yapabiliriz?

Öncelikle okuyarak, öğrenerek, gerek dinimizin anlamını gerek dünyada dönen politik oyunları keşfederek bireysel olarak her konuda aydınlanmalıyız ki çevremizede hakikatleri yayalım ve insanları gelecek olan tehdide ve bu tehdidin uşaklarına karşı uyaralım. Televizyonda her Allahuekber diyen liderin arkasından koyun gibi koşarak (dini menfaat uğruna siyasete alet etmek islamda yasaktır), Kuran bilgilerinden uzaklaşıp uydurma hadislerin peşine düşerek, dünya dediğimiz yeri sadece ay sonunda kiranı ödeyebilmek için geldiğin bir yer sanmaya devam ederek bu iş olmaz, bu iş olmayacağı gibi zamanı geldiğinde senden o sahte liderini, yozlaştırdığın inancını ve elinde kalan son özgürlüğünüde aldıklarında aklın başına dank eder ama iş işten geçmiş olur.

Bonus 2: 
                                
   Bu video ya yorum yapmaya gerek yok onca şey yazdık, adamda saolsun kendi ağzıyla herşeyi anlatıyor...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder