21 Temmuz 2015 Salı

Uzaylılar ve İnsanlık

Yüzlerce filme, oyuna, belgesele ve inanışa temel olmuş uzaylı kavramını blog'uma eklemezsem olmaz dedim ve yeni konumuzu uzaylılar ve geçmişten günümüze insanlarla olan ilişkileri olarak belirledim.

Olayı üç ana maddede incelersek daha verilmli olacak,
1- Tarihte uzaylılar
2- Dinlerde uzaylılar
3- Bilim ve uzaylılar

Bu başlıklar doğrultusunda yazımıza başlayalım...

1- Tarihte uzaylılar,

İnsanoğlu bizim bildiğimiz tarihi kadarıyla her zaman üstün bir varlığa inanma ve kendini adama eğiliminde olmuştur bu tarih boyunca toplumlarda kendini ateşe tapma, güneşe tapma, doğaya tapma vs. olarak göstermiş ve günümüzde çeşitli peygamberler aracılığı ile insanlığın büyük bir kısmını içine alan semavi dinlere kadar gelmiştir. Fakat bu sıralamanın içerisinde garip bir şekilde Gökten Gelenlere Tapma olarak adlandırılan bir olgu vardır ve bu olgu ciddi manada antik medeniyetler üzerinde gerek kültürlerini oluşturmada gerek o medeniyeti kurmalarında etkili olmuştur.

Peki nedir bu Gökten gelen varlıklar (onların değimiyle tanrılar)?

-Antik kültürler göklerden gelen bu ziyaretçileri kendi algıları doğrultusunda anlatmaya çalışmış ve kendilerine verdikleri bilgileri bir sonraki nesle aktarmaları için ellerinden geldiği kadarıyla kayıt altına almışlardır.



 Bu resimler M.Ö. 5000-6000 yılları arasında Avustralya, Afrika ve Güney Amerika'da mağara duvarlarına çizilmiştir. Birbirleriyle en ufak bir etkileşim içine giremeyecek bu kabileler nasıl oluyorda bu kadar benzer varlıkları resmediyorlar?

Eski insanlar bu varlıkları tarif ederken şu benzer ifadeleri kullanırlar, ışık saçan, olağanüstü güçleri olan, kendilerine tarımı, hayvancılığı ve inşaat gibi temel konuları öğreten varlıklar.

- Tarihteki uzaylı yolculuğumuza devam edelim, sıradaki durağımız Güney Amerikadaki antik bir şehir harabesi olan Puma Punku. Puma Punku yaklaşık 14.000 yıllık bir şehir harabesidir fakat yaşından ziyade uzmanları şaşırtan şehirdeki mimari kusursuzluktur.



Şehrin pek çok yerinde yapı malzemesi olarak çok sert granit kullanılmış olup taş oymacılığındaki işçilik aradan binlerce yıl geçmesine rağmen keskinliğini pek çok örnekte korumaktadır. Taşların kusursuz açılarda kesilmesinden tutun oymaların içindeki dahada hassas süslemelere kadar kullanılan teknoloji günümüzde uzmanları düşündürmektedir.
Alandan alınan bazı taş örnekleri laboratuvar ortamında sırasıyla lazer ve modern elmas kesicilerle kesilmiş olup çıkan sonuç lazerden daha hassas taş kesimi yapan modern elmas kesicilerin tarzına benzemektedir. Ana yapı malzemelerinde kullanılan kesilmiş kaya bloklarınında ağırlığı 100 ton ile 300 ton arasında değişmektedir.

- Antik tarihte uzaylılarla ilgili en iyi arşivi Sümerliler tutmuşlardır, yaratılış hikayelerinden başlayarak medeniyetlerini kurarken onlara göre tanrılarından aldıkları ziyaret ve yardımlara dair onlarca tablet vardır. Sümer yaratılış efsanesini ileriki günlerde yazacağım blog'umda daha detaylı anlatacağım fakat bir özet geçersek eğer, insanoğlunu uzaylı bir ırkın(onlara göre başka gezegenden gelen tanrılar) yarattığını savunan bir inanışları vardı, bu ırka Annunaki demişlerdir bu kelimenin anlamı "gökyüzünden dünyaya gelenler" demektir. Oymalarda kanatlı yada kartal başlı insan, diğer insanlardan daha büyük ve farklı takılar yada ellerindeki o zamanki kültürün kullandığı araçlara benzemeyen aletlerle resmedilirler. Marduk isimli bir gezengenden dünyaya geldikleri ve kendi amaçları doğrultusunda kullanmak için insan ırkını yarattıklarına inanırlar.


-Daha yakın tarihe baktığımızda ise 1561 yılında gerçekleşen Nuremberg olayını görürüz bu olay resmi kayıtlara geçen ilk UFO vakasıdır. Almanyanın Nuremberg kasabasının sakinleri bir sabah uyandıklarında bu olağandışı olaya tanıklık etmişlerdir. Olaya şahit olanlar ifadelerinde şu kelimelere yer vermişlerdir, " Sabah göğe baktığımızda onlarca havada asılı daire ve haç gördük, daireler inanılmaz hızlarda hareket ediyor ve etraflarındaki diğer şeylerle çarpışıyorlardı, kimileri alev alıp yere düştüler ve sonunda haç şeklinde olanlar bütün yuvarlakları yok etti." bu alıntı zamanın gazetesi olan Gazette of the town of Nuremberg'de yayınlanmıştır. Olaylar civar kasaba ve köylerdede görülüp kayıt altına alınmıştır.


Yukarıdaki resim olaylar yaşanırken olanları anlatmak amacıyla çizilmiş ve arşivlenmiştir.

*Antik uzaylılara dair daha pek çok resim için Google'a antik uzaylılar yazmanız yeterlidir.


2- Dinlerde Uzaylılar

Şimdi geldik olayın daha derin ve üzeri örtülü bir hal aldığı bölüme. Eski kabilelerin inanışlarından günümüzün semavi dinlerine kadar dünya dışı varlıkları hemen hemen tüm inanışlarda ve kitaplarda görmeniz mümkündür.

Eski uygarlıklar bizim günümüzde uzaylı olarak sınıflandırdığımız varlıkları sıklıkla tanrılar olarak ilan etmişlerdir, bunu anlamak çokta zor değil daha yeni yeni mağaradan çıkmışsınız saf saf etrafa bakarken gökten araçlarıyla garip ve kudretli varlıklar geliyor ve size medeniye gösterip tekrar göklere çıkıyorlar, o devirdeki bir insan için bu ancak ilahi bir deneyim olabilir ve onlarda bu olayı inanışlarının temeline oturtmuşlar.
Antik uygarlıklarda tek kelimeyle diğerlerinden ayrılan sadece bir yıldız vardır, Sirius. Hemen hemen okuyacağınız tüm antik uzaylı inanışlarında Siriustan gelen öğretmenlere, tanrılara, koruyuculara dair alıntılar bulursunuz ve bunun sonucu olarak insanlar gök yüzündeki bu en yüksek ve parlak yıldıza çok fazla önem vermişlerdir. Mısırlılar takvimlerini bu yıldıza göre ayarlamış, aztekler gibi pek çok güney amerika medeniyeti ölümden sonra bu yıldıza gidileceğine inanmış ve yine az bilinen bir olgu olarak türklerin kendilerine sembol seçtikleri yay, kurt, yıldız şekilleri bu yıldızın kültürlerindeki öneminden gelmiş olduğu söylenir. (kurttan türeyiş efsanesinin, kurt ile temsil edilen siriusla alakalı olduğu söylenir, bir hayvanın 2 tane kimsesiz çocuğu emzirip savaşçıya döndürmesinden daha mantıklı olduğu kesin)

Peki bu yıldızın ve uzaylıların günümüz dinlerindeki yansımaları nelerdir,

Öncelikler Sirius'un kuranda geçen bir örneğine bakalım,
Necm suresi kelime anlamı olarak Yıldız suresi demektir ve edebiyattan bildiğimiz üzere başlık konuyu özetler, burdan yola çıkarak necm suresini inceleyelim. (kuran kat kat sırlanmış bir kitaptır yani kuranda yazanları incelerken hem indiriliş sebebini, hem kelime anlamlarını hemde sembolik anlam ve genel bilgiyi araştırmak lazımdır aksi halde kuranın içeriğini hem küçümsemiş hemde ondan alabileceğimiz bilgiyi sınırlandırmış oluruz)

necm 7: "EN YÜKSEK UFUKTADIR O" (bilimsel olarak sirius en yüksek ufuktadır)
necm 8: "SONRA İYİCE YAKLAŞTI VE SARKTI"
necm 9: " İKİ YAYIN BERABERLİĞİ GİBİ, BELKİ ONDANDA YAKINDI" (sirius a ve b nin yörüngesel hareketi aşşağıdadır üst üste binmiş 2 yay gibidir.)

necm 19-20: "GÖRDÜNÜZMÜ UZZA'YI LAT'I ve ÜÇÜNCÜSÜ OLAN MENAT'I" (bu 3 put eski arap inanışında siriusta yaşayan 3 tanrıyı sembolize eden putlardır, islam öncesi araplar ve islamiyet sonrası dahi bazıları hala bu 3 puttan günahlarının affını dilemekteydi, bu inanışın sebebi binlerce yıldır süre gelen sirius yıldızına tapınmaktan kaynaklanmaktadır.)

necm 23: "  Onlar, sizin ve babalarınızın, (tanrı) diye isimlendirdiğiniz (boş, kavramsız) isimlerden başka bir şey değildir. Allah, onlara hiçbir güç (tanrı oldukları hakkında hiçbir delil) indirmemiştir. O(putlara tapa)nlar zanna ve nefislerin hevesine uyuyorlar. Oysa kendilerine, Rableri tarafından yol gösterici gelmiştir. (Allah binlerce yıldır süre gelen sirius tanrıların yeridir inanışına bir cevap veriyor sanki takip eden ayetlerde şefaatin sadece Allahtan geleceği melek yada başka varlıklardan medet umulmaması gerektiği yazıyor)

necm 49: " DOĞRUSU ŞİRA'NIN (SİRİUS'UN) RABBİ ODUR" (bu da insanoğluna bu konu ile ilgili son kapanış cümlesidir)

-Bu ayet dizisi bize hem bilimsel hemde tarihsel bir ders vermektedir, bilimsel olarak siriusun konumunu (gök yüzündeki bilimsel olarakta en yüksekteki yıldızdır) ve yörüngesini ( ki modern bilimin bunu kanıtlaması 1980 yılında olmuştur). Tarihsel olarakta binlerce yıldır atalarımız tanrı diye taptıkları varlıkların aslında hiçbir bağışlama yada tanrısal hikmete sahip olmadıklarını bu gücün sadece Allah'ta olduğunu ve onlarında rabbinin sadece Allah olduğunu anlatmaktadır.

*Baştada yazdığım gibi Kuran bilgi içinde bilgi içeren bir kitaptır ve necm surası aynı zamanda Hz.Muhammedin Miraç olayınıda anlatır bu yüzden okurken şaşırmayalım...

BONUS: Necm suresinde Şira ismi 49. ayette geçer ve birbirlerine yaklaşma ile ilgili bilgi 9. ayette geçer, Sirius A ve ikizi Sirius B nin birbileri etrafındaki yörünge süreli 49.9 yıldır...

-İncilde ise peygamber Ezekiel açık ve seçik bir şekilde dünya dışı varlıklarla karşılaşmasını ve kendisine Allahtan vahiy getirmelerini anlatır ve bunu yaparken dünya dışı varlıkların bindikleri aracı gökten inerken detaylı bir biçimde tarif eder ve bu an bir resimde şöyle tasfir edilmiştir; Hayvan başlı kanatlı varlıklara dikkat (annunakiler) ve yanında duran dairesel şey Ezekielin tarif ettiği UFO çizimi (o devirde anca bu kadar çıkmış)


- Dinler ve uzaylılar konusundaki en fazla bilgiyi en detaylı şekilde Hinduizm destanlarında bulabilirsiniz (çoğu zaman yalan rüzgarı tadında geçer ama biz konumuza bakalım). Hintlilerin meşhur mahabharata ve bhagavad-gita destanları bize resmen antik çağda geçen bir Star Wars filmini anlatmaktadırlar. M.Ö. 12000 yılında Rama imparatorluğunu anlatan hikayelerde tanrıların (yine antik insanların uzaylılara koydukları benzetme) dünyada bir yerden bir yere gitmek için vimana adında binekler kullandıkları yazılır ve bu binekler detaylı bir şekilde tarif edilmişlerdir. Tariflerden yola çıkılarak yapılan çizimler aşağıdadır.




Tanrılar bu vimanalara binip yeryüzünde ve gökyüzünde inanılmaz hızlarda hareket eder ve savaşırlarmış.
Fakat destanların ilginçlikleri bunlarla bitmez ve garip bir şekilde tanrıların savaşta kullandıkları inanılmaz güçteki silahlardanda bahsederler. Bunlardan bir tanesi Brahmasta silahıdır, destanda silahın etkilerinden şöyle bahseder, "Silah kullanıldığı zaman hiç bir defansif önlem işe yaramaz, patladığında binlerce güneşten daha parlak bir ışık yayar ve düştüğü yerdeki herkesi ve herşeyi kül edip yakarak öldürür, o an ölmeyenler ise daha acı ve yavaş bir biçimde derileri çürüyerek ölürler..." bu tasvir sanırım aklınıza bir silahı getirmiştir, atom bombası, ama işler sadece hikayede patlayan atom bombaları ile kalmıyor bilim adamları konuyu araştırmak için hikayedeki anlatılan bölgeleri bulmaya çalışıyorlar ve arayış onları pakistanın güneyindeki indus vadisine götürüyor. Burada antik kent Mohenjo-Daro'yu keşfederler (kelime anlamı ölüler dağı) antik kentte yapılan kazılar sonucu el ele tutuşmuş onlarca insan kemiğine rastlanır, bu insanların kemikleri üzerinde yapılan araştırmalar kişilerin ani ve travmatik bir olay sonucu öldüklerini belirlemiştir gariplikler bununlada bitmez bölgedeki radyasyon seviyesi normalin çok üzerindedir ve şehrin yakınında 45 metre çapında bir bölge tespit edilir, 45 metre çapındaki bölgedeki yapılan kazılarda her şeyin cama dönüştüğü ortaya çıkar (nükleer patlamada yada meteor çarpması gibi durumlarda aşırı ısıdan dolayı kum eriyerek cama dönüşür). Destanda daha pek çok ilginç teknoloji ve savaş detayı vardır 100.000 mısradan oluştuğu için tamamını okumak biraz yürek istiyor:).

3- Bilim ve Uzaylılar

Gelelim modern çağa ve bilimin bize uzaylılar hakkındaki söylemlerine.
Öncelikle işin teorik kısmına bakalım, bilim insanları geliştirilen uzay aramaları sayesinde dünyadaki koşullara birebir benzeyen galaksimizde yaşanabilecek onlarca gezegen bulmuşlardır (kepler projesi). Bu gezegenlerin bulunmasında kullanılan method gezegenin yıldızıyla olan mesafesi ölçülür ve yörüngesi hesaplanılarak uygun koşullar altında kalıp kalmadı hesaplanır (buna altın kuşak denir). Bu şartlara uygun gezegenler daha sonra atmosferleri incelenmek üzere izlemeye alınırlar ve rapor hazırlanır. Buradan yola çıkarak matematikçi Frank Drake bir denklem hazırlamıştır, Drake Denklemi denilen bu hesaplamaya göre sadece Samanyolu galaksisinde 100.000 den fazla insanlık seviyesinde yada daha gelişmiş uzaylı medeniyet olması sonucu ortaya çıkmaktadır.

Bu işin teori kısmıydı şimdi işin gizemli kısımlarına girelim, insanlık uzay çağına girdiğinden beri astronomlar pek çok farklı olayın raporunu sunmuşlardır ve bunlar kimi zaman resmin kayıtlara istemeyerek girmiştir, ay görevlerinde bulunan pek çok astronot yolculuk esnasında boşlukta ve ayda bir takım hareket eden objeler (doğal olmayan hareketler) gördüklerine dair sık sık televizyon ve yazılı medyada konuşmalarda bulunmuşlardır. Son yıllarda aydan, marstan ve güneş sistemimizde bulunan uydulardan gelen çeşitli fotoğraflar bu gizemi dahada arttırmaktadır, özellikle mars jeolojik olarak milyonlarca yıl önce bünyesinde hayat barındırabilecek koşullara sahip bir gezegen ve oradaki robotlardan kimi zaman çok şaşırtıcı fotoğraflar gelmekte.
Marstaki Cydonia bölgesi sağda meşhur yüz şeklindeki dağ solda ise piramit oluşumu olduğu var sayılan bölge.

Her ne kadar bilim uzaylı varlığı konusunda çok açık fikirli olsada hükümetler o kadar açık fikirli değiller şimdiye kadar eğer bir karşılaşma olduysa bile (aksini açıkçası hiç düşünmüyorum) bunu resmi ağızdan açıklayacak çok az hükümet vardır. O yüzden konunun buradan sonraki kısmını şimdilik açık bırakalım nasılsa önümüzdeki yıllar pek çok gelişmeye gebe eninde sonunda bazı şeyler su üstüne çıkacaktır. Kapanışı çeşitli gizemli fotoğraflarla yapalım...




Alttaki ilk resimde 1803 de japonyada denizciler tarafından bulunan cam ve metalden oluşan garip obje resmedilmiş. Onun altında ise bir maya figürü modern astronotla karşılaştırılmış.


 İsanın çarmıha gerilişi çizen sanatçı sol ve sağ üst köşelere garip detaylar atmış araçların içinde insanlar var.

Los Angeles Savaşı olarak bilinen olay, 1942'de yaşanan olay bilinmeyen uçan cisimlerin Los Angeles hava sahasında saptanması sonucu ordunun devreye girmesiyle büyümüştür binlerce uçak savar mervi ve top kullanılmasına rağmen objelere hiçbir zarar verilememiştir gizemli objeler geldikleri gibi gizemli bir şekilde yok olmuşlardır. Geriyede tek kanıt olarak çekilen bu fotoğraf kalmıştır, fotoğrafta yerdeki tespit ışıkları UFO'yu aydınlatıyor

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder